Nezaketin Zayıflık Olarak Görülmesi ve Toplumsal Değerlere Yönelik Bir Eleştiri

 Nezaketin Zayıflık Olarak Görülmesi ve Toplumsal Değerlere Yönelik Bir Eleştiri

Bugün, kalabalıklar içinde birbirimizi daha az dinliyor, daha az anlayış gösteriyor ve daha çok yalnızlaşıyoruz. Herkesin birbiriyle hızlıca iletişim kurmaya çalıştığı, fakat duygusal bağların giderek zayıfladığı bir dünyada yaşıyoruz. Sosyal medya, hızlı yaşam temposu ve giderek artan bireysellik, iletişimin yüzeysel hale gelmesine neden oluyor. Ama en çarpıcı olanı, nezaketin gittikçe zayıflayan bir erdem olarak görülmesidir. Birçok insan için, nazik ve saygılı olmak neredeyse bir zayıflık, bir zaaf olarak algılanmaya başlanmıştır.


Nezaket, aslında insan ilişkilerinde barışı, huzuru ve saygıyı sağlamanın temel bir aracıdır. Ancak, özellikle son yıllarda toplumsal değerlerin giderek erozyona uğraması, bu erdemi güçsüzlük ve taviz verme olarak nitelendiriyor. Oysa, tam tersine nezaket güçlü bir erdemdir; çünkü insana ve topluma değer vermek, hakları gözetmek ve karşındaki kişiye saygı göstermek, bir anlamda kendini denetleyebilme ve olgunluk gerektirir. Nezaket, bencilce ve aceleci bir yaklaşımdan uzak durmak, diğer insanları anlamaya ve empati kurmaya yönelik bir çaba ister. Bu, aslında güçlü bir karakterin işaretidir.


Ne yazık ki, bugünün dünyasında “güçlü” olmanın, kimseyi önemsememek ve sürekli kendi çıkarlarını önde tutmak olduğu bir yanlış algı yerleşmiştir. İş yerlerinde, sosyal hayatta, hatta özel ilişkilerde bazen insanlar, birinin kibarlık gösterdiğini veya başkalarını gözettiğini zayıflık olarak değerlendirebiliyor. “Ben ne istersem onu yaparım” anlayışının hâkim olduğu bir dünyada, başkalarına nazik bir şekilde yaklaşmak, birçok kişiye “zayıf” ve “etkisiz” görünmektedir.


Ancak nezaket, aslında birer maskara olmak, sürekli başkalarına üstünlük taslamak değil, karşınızdaki kişiye eşit bir insan olarak değer vermek demektir. Nezaket, gücün kötüye kullanılmasına karşı bir dirençtir. Bir insanın kibarlığı, ona zarar verme veya kendi çıkarlarını başkalarının önünde tutma anlamına gelmez. Aksine, insanlar ne kadar nazik olurlarsa, o kadar etkili olabilirler, çünkü samimiyet, güven ve saygı kurdukları ilişkilerde uzun vadede onlara daha büyük faydalar sağlar.


Bu noktada, toplumsal yapının yeniden şekillenmesi ve insanların birbirlerine daha fazla saygı göstermesi gerektiği açıktır. Nezaket, sadece bir kişinin karakteriyle değil, toplumun genel normlarıyla da şekillenir. Nezaket eksikliği, giderek birbirine yabancılaşan bir toplumu işaret eder. Herkesin hızla yol alacağı, başkalarını hiçe sayarak yalnızca kendi çıkarlarını gözettiği bir toplumda huzur ve denge sağlanamaz.


Sonuç olarak, nezaket bir zayıflık değil, aksine bir güçtür. Kendini disipline edebilmek, başkalarına saygı göstermek ve insanlık onurunu savunmak, yalnızca bireysel değil, toplumsal bir sorumluluktur. Nezaket, günümüz dünyasında bir lüks değil, bir gereklilik olmalıdır. Bu erdemi yaşamımıza katmak, sadece kendimizi değil, toplumumuzu da güçlendirir.

Yorumlar

  1. Malesef yazınıza katılıyorum. Bu konuda çok zayıflık var.
    Mesela yolda yürürken insanlar birbirlerine yol verirlerdi. Şimdi birisi bana çarpmasın diye şekilden şekile giriyorum. Kaldırımın sağında yürümeme rağmen durum bu.

    İnsanların egosunu bu kadar tavan yapan şey nedir? İyi bir nefs terbiyesine acilen ihtiyacımız var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Küçükken annemle yolda yürürken, "Dur oğlum, önce erkekler geçsin, sonra biz geçeriz," derdi. O zamanlar terbiye, görgü ve saygı hayatımızın doğal bir parçasıydı. İnsanlar birbirine yol verir, bakışlarıyla dahi nezaketlerini ifade ederdi.

      Şimdi ise durum çok farklı. Kalabalık içinde insanlar birbirine çarpıp geçiyor, bırakın özür dilemeyi, dönüp bakmayı bile gereksiz görüyor. Bu değişim sadece bireysel davranışlarla sınırlı değil; toplumsal bir yozlaşmanın yansıması gibi.

      Eskiden "önce insan" diyen bir anlayış hâkimdi; şimdi ise "önce ben" diyen bireysellik ön planda. Görgü kuralları, kibarlık ve nezaket, maalesef modern yaşamın telaşı ve bencilliği içinde kaybolup gidiyor. Oysa ki bu değerler, bir toplumu toplum yapan, bireyleri birbirine bağlayan en önemli köprülerdir. Bu köprüleri yeniden inşa etmek, saygıyı ve sevgiyi hatırlatmak hepimizin sorumluluğunda.

      Sil
  2. Yüreğine kalemine sağlık sevgili Murat👏👏❤️❤️

    YanıtlaSil

Yorum Gönder